Bu makalede Sean Penn’in yönetmenliğini yaptığı “into the wild (özgürlük yolu)” filmi varoluşçu terapi yaklaşımına göre incelenmiştir. Filmde anlam arayışı, özgürlük, sorumluluk, kitle nevrozu, var olma, varoluşsal sorgu, varoluşsal kaygılar, sevme, yaşama, ölme, özgünlüğü arama gibi kavramların üzerinde durulmuş olup; varoluşçu terapinin bu kavramları filmdeki sahne, diyalog, senaryo açısından varoluşçu terapi açısından incelenmesine uygun bulunmuştur. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden film/doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Sonuç olarak bu çalışmada, gerçeklik terapisinin hem temel kavramları hem de bu kavramların filmdeki somut temsillerinin fark ettirilerek psikolojik danışman eğitiminde kullanılmak üzere akademisyenlere ve öğrencilere kaynak oluşturacağı ileri sürülebilir.

1.Giriş

Varoluşçu psikoloji, bireylerin doğduklarında, geliştiklerinde ve var olduklarında karşılaştıkları dinamik ve sürekli değişen dönüşümlerle ilgilenir. İnsanlar kendi planlarından ve kaderlerinden sorumludurlar. Varoluşçuluk, bireylerin kendi nesnel dünyalarıyla diğer insanlarla ve kendi öz duygularıyla nasıl ilişki kurduklarıyla ilgilenir ( Sharf,2016).

Toplum hayatındaki gerçekleri kurgusal bir yansımayla sunan sinema, sosyal yaşamın gerçekliğini farklı açılardan ele alırken farklı disiplinler içerisinde yeniden hayat bulmaktadır. (Tümlü ve Acar, 2014). Bu disiplinlerden biri olan psikoloji alanında sinema yapıtları kuramlar açısından ele alınarak kullanılabilmektedir.

Alan yazın incelendiğinde, sinema filmlerinin birçok araştırmada psikolojik danışma kuramlarının temel kavramları ile açıklanmak amacıyla kullanıldığı görülmüştür. Örneğin;Sakızcıoğlu ve Acar (2016) ise ”Uzak Doğu” filmini Varoluşu Terapinin temel kavramları ile ele almaktadır. Tümlü ve Acar ”Issız Adam ” filmini gerçeklik terapisi açısından incelemektedir. Yıldız (2017) ise Yapısal Aile terapisi’nin temel kavramlarıyla ”Gelin” filminin incelenmiştir. Morsünbül (2015) Bal, Süt ve Yumurta Filmlerinin Erikson’un Psikososyal Gelişim kuramı açısından analiz etmiştir. Görüldüğü gibi sinema filmleri kuramlara farklı bir perspektiften bakma ve yorumlama imkânı ile psikolojik danışman eğitimde psikolojik danışma kuramlarının öğretimi esnasında yardımcı bir teknik sağlamak amaçlarıyla ise psikolojik bir öğe olarak yararlanılmıştır.

Bu çalışmada da benzer şekilde “Özgürlük Yolu” filminin, varoluşçu terapi temel kavramlarıyla ilişkilendirilerek farklı bir bakış açısı ile sunulması ve kuramsal bilginin pekiştirilip zenginleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada gerçeklik terapisi temel kavramlarına ve bu kavramların “ Özgürlük Yolu” filmine yansımalarına yer verilmiştir.

Özgürlük Yolu

Tablo 1: Özgürlük Yolu Filmin Künyesi

Yönetmen:  

Sean Peen

Senaryo: 

Sean Peen

Ülke:  

ABD

Vizyon tarihi: 

21 Eylül 2007

Tür:  

Biyografi, Dram, Macera

Oyuncular:  

Emile Hirsch

Marcia Gay Harden

William Hurt

Jena Malone

Vince Vaugn

Catherine Keener

Into the Wild, bir metropolden vahşi hayata, kirlilikten saflığa ve temizliğe dönüş hikayesidir. Önemli bir üniversiteden dereceyle mezun olan Christopher aynı zaman başarılı bir atlettir de. Mezuniyet sonrası verilen bir davette ailesine istediği hayatın bu olmadığını, bir şeylerin eksik ve yanlış olduğunu söyler. Genç adam tüm mal varlığını hayır kurumuna bağışlayıp sahip olduğu her şeyi evinde bırakarak bambaşka bir hayata doğru uzun bir yolculuğa çıkar. Alaska’nın ıssız ormanlarında sona eren bu yolculuk esnasında ve sonrasında Christopher, hayatını kökünden değiştirecek bazı kişilerle tanışarak, hayatın anlamını ve ölümün kaçınılmazlığını en sert haliyle deneyimleyecektir.  Ünlü oyuncu Sean Penn’in yönetmenliğini üstlendiği, iki dalda OScar’a aday gösterilen filmin başrollerinde Emile Hirsch ve Vince Vaughn bulunuyor. 

Film İskoç şair Lord Byron’un (1788-1824) bir şiiriyle açılmaktadır. Şiirde Arkadyan Söyleme uygun olarak mutluluğun ancak toplumdan uzakta ve doğada bulunabileceği vurgulanmaktadır. 

  • “Mutluluk yolu izi olmayan ormanlarda, ıssız kıyılardaki coşkudadır. 
  • Topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde, ve sesinde de müzik. 
  • İnsanı daha az seviyorum diyemem ama doğayı daha fazla. İnsanları severim ama doğayı daha çok.” (00:23dk) 

Varoluşçu Terapinin Temel Kavramları ve Bu Kavramlar Açısından Filmin Değerlendirilmesi

Özgürlük yolu filmi, varoluşçu terapinin temel kavramları olan dünyada var olma, var olmanın dört yolu , zaman ve var olma, kaygı ,yaşama ve ölme, özgürlük, sorumluluk ve seçim, anlam, anlamsızlık, kitle nevrozu, soyutlanma ve sevme temel kavramlarına göre değerlendirilmiştir.

Dünyada Var Olma:

Bilinçli olarak kendilerinin ve başkalarının farkında olma becerisi insanları diğer türlerinden ayırır. Olaylar hakkında düşünebilen olaylara tepki verebilen ve kendilerine anlam yükleyebilen bireylerin becerileri “dünyada var olma” olarak tanımlanmıştır. Bu kavram, insanların birçok olay hakkında karar verebilecekleri ve seçimler yapabilecekleri bireyin kendisi için var olması şeklinde de tanımlanmıştır. Bu kavram genellikle “kendi varoluşundan sorumlu kişinin seçimi” olarak da kullanılır. 

Filmde bir kahramanlaştırma söz konusu ve film dünyada var olma kavramı açısından ele alındığında filmin kahramanı Christopher, filmin başından sonuna kadar  hayatıyla ilgili geri dönülmez birçok karar aldığını ve bu kararlar neticesinde varoluşunu bulmaya çalıştığı, kendinin farkında olduğu görülmektedir. 

Özgürlük, Sorumluluk ve Seçim

Bireyler özgürlük arayışlarında; kendi dünyalarından, kendi hayat planlarından ve seçimlerinden sorumludurlar. Bu kavramlar bütünsel olarak bağlantılıdır. İnsanın hayatını yürütmekten hangi yönlerden sorumlu olacağı ve dolaylı olarak da hangi değerlerin onun için önemli olduğunu seçmekte özgürdür. 

Özgürlük; insanoğlunun kaderlerinin sınırlarına göğüs germeleridir. Bireyler prensibe değil hiçliğe dayanan kendi dünyalarını yaratmaktan sorumludurlar. İnsanın seçimleri, onları gerçekte olduğu kişiler yapar. 

Sorumluluk; kişinin kendi seçimlerinin olmasına ve özgürlükle dürüstçe baş etmeye atıfta bulunur.  May(1969); özgürlüğü tartışırken sorumluluğun eyleme dönüştürüldüğü süreç olarak istemek kavramını kullanmıştır. İstemenin de iki yönü vardır. Bunlar arzu etmek ve karar vermektir. 

Filmin ilk sahnelerinden birisi Chris’in gezisinden bir parça içeriyor. “şimdi doğaya yürüyorum.” sözünde de seçim özgürlüğüne vurgu yapıldığını görmekteyiz. ( 4:58 dk)

Buzulların içinde terkedilmiş bir otobüsün içerisinde kendi kendine konuşurken gözleri dolar ve nihai özgürlüğe ulaştığını söyler. (12:00dk)

Kredi kartlarını, kimliğini kırması tüm mal varlığını bağışlayıp uzaklara kaçması seçimin göstergesi olup seçimin diğer yanıyla da yaşamak zorunda olduğunu gösteriyor. (12:35 dk)

Anlam Ve Anlamsızlık:

Yaşamın anlamıyla ilgili sorular insanların yaşamları boyunca farklı zamanlarda akıllarından çıkmayabilir. Neden buradayım? Yaşamım hakkında anlamlı olan ne bulacağım? Yaşamım ne bana amaç duygusu verir ? Neden var oluyorum ? 

Anlam hissi, bireye dünyada olan olayları yorumlama yolu sağlar ve insanların nasıl yaşadıklarına ve nasıl yaşamayı istediklerine göre değerlerin gelişimi için bir araç sağlar. 

Yaşam kalitesinin azalmasına neden olan en önemli unsurlardan biri hayata dair anlam ve sorumlulukların yitirilmesi durumudur (SHoaakazemi ve diğ., 2012). Ve anlam isteminin, yani iradesinin, bugünün toplumunda tam olarak doyurulmadığını ve günümüz psikolojisi tarafından yeterince önemsenmediğini ifade etmektedir (Frankl, 1967, s. 71) 

Hayatın anlamının sorgulanması; “Hayatın anlamı nedir?, Benim hayatımın anlamı nedir?, Neden yaşıyoruz?, Neden buraya konduk?, Ne için yaşıyoruz?, Eğer ölmeliysek ve hiçbir şey kalıcı değilse yaşamanın ne anlamı var?” gibi bir çok farklı soru yoluyla bireyin dünyasında yer edebilir (Yalom, 1999). Çoğunlukla hayatın normal gidişatı içerisinde birey, hayatın anlamlı olup olmadığını sorgulama ihtiyacı hissetmez. Ancak günlük hayatın gidişatına sekte vuran hastalık, ailesel problemler, monotonluk, can sıkıntısı, korku, kaygı, kayıp ve yas gibi yaşantılar bireyi anlam sorgulamasıyla yüz yüze getirmektedir (Bahadır, 2011, s. 134). 

Ailesinin kendisine yeni bir araba almak istemesi, ve Chris’in bunu reddetmesi neden yeni bir araba isteyim ki diye sorular yöneltmesi. Çevresinden sadece tek isteğinin “hiçbir şey olması” (19:50 dk)

Mezuniyetinin ilk günü anlam arayışına ve anlam sorgularına başlamıştır. Varoluşsal sorgular içinde aslında bulunmak istediği yaşamın bu olmadığını kendine itiraf eder. Yolculuğuna çıkarken paraları yakması paraya değer ve anlam yüklememesi doğayla iç içe olup kendi özünü araması varoluşsal sorgulamalar yaşaması hayatın anlamını sorgulaması. (23:53 dk)

Nehirde kürek çekmek için fikir almaya geldiğinde; kanunen izin alması gerektiği ile karşılaşır.  Ve sıraya girmesi gerektiğinin 12 yıl beklemesi gerektiğini öğrendiğinde kanunsuz şekilde kürek çekmek için yola koyulur. Burada da film kahramanının hayata dair “anlam yolculuğu” başlıyor. (56:45 dk)

Christopher son durağı olan Alaska’ya gitmeden önce deri atölyesinde yanında çalıştığı yaşlı adama hayatın anlamının toplumdan uzakta bulunabileceğini anlatmaktadır.

 “Ben de seni özleyeceğim Ron. Ama hayatın bütün keyfinin insan ilişkilerinde yatıyor sanıyorsan yanılıyorsun. Tanrı etrafımıza yerleştirmiş. Her şeyin içinde var. Deneyimlediğimiz her şeyin içinde. İnsanlar sadece başka türlü bakmayı öğrenmeli.” (122:31) 

Var Olmanın Dört Yolu

İnsanoğlu eş zamanlı olarak “umwelt, mitwelt, eigenwelt ve überwelt’de var olur. 

Umwelt; biyolojik dünyayı ya da çevreyi kasteder. 

Mitwelt; dünyayla olan anlamına gelir ve insan ilişkileriyle ilgilenir. 

Eigenwelt; bireyin öz dünyasıdır ve bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerini kasteder. 

Überwelt; kişinin manevi ya da dini değerlerle ilişkisini anlatır.  Bireyin olmak istediği dünyayı ifade eden ideal dünyadır. 

Filmdeki “mitwelt” örnekleri: 

  • Chris’in nehirde kürek çekerken tanıştığı kişiler ve kurduğu samimi ilişki. (58:00dk)
  • Wayne ile buğday ekmesi orada işçi olarak çalışması, ona hayallerinden bahsetmesi Wayne ile kurduğu arkadaşlık ilişkisi bizlere Chris’in dünyada var olma şeklinden “mitwelt” örneğini veriyor. (43:50 dk)
  • Yolda otostop çekerken tanıştığı Jan ve Rainey ile geliştirdiği ilişkiler ve onları zamanla anne babası gibi sevmesi. (28:49 dk) 

Filmdeki “eigenwelt” örnekleri; 

  • Kendi ile ilgili öz farkındalığı “ paraya ihtiyacım yok insanı ihtiyatlı olmaya zorluyor. Bana aşk, para, şöhret, adalet yerine gerçeği verin.” söylemleri kendi ve çevresiyle ilgili farkındalığı gözler önüne seriyor. (30:05dk)

Filmdeki “überwelt” örnekleri;

  • Chris’in barda otururken Wayne’e yapacaklarından bahsetmesi, hayallerini anlatması onun olmasını istediği dünyasını ideal dünyasını tanımlıyor. 

Kaygı

Kaygı normal kaygı ve nevrotik kaygı olarak ikiye ayrılır. Normal kaygının önemli bir alt kümesi varoluşçu kaygıdır. Kaygı, fiziksel belirtilere sahip olmasına rağmen, var olmanın temel doğasından ortaya çıkar. Bireyler etrafındaki dünyayla yüzleşmeli, öngörülemeyen güçlerle başa çıkmalı ve genellikle dünyalarının sınırları içinde bir yer geliştirmelidirler. Varoluşçu kaygı kişinin geçmişinde bir seçim yapmadığı için duyduğu pişmanlıktan kaynaklanan bir durumdur. 

Filmde kaygı kavramıyla ilgili sahneler;

  • Ailesinin Chris’ten haber alamaması üzerine evine gittiklerinde oradan taşındığını öğrendiklerinde ve yolladıkları mektuplar ellerine tekrar ulaştığında “kaygıları” başladığı görülüyor.(25:50dk)
  • Chris’in Rainey ile sahilde otururken sudan korktuğunu ve suya girmeyi hiç deneyimlemediğini anlatıyor ve suya karşı olan nevrotik kaygısını aşıyor. (34:25 dk)

Chris buğday fabrikasında çalışırken öğrendiği et kurutma tekniklerini deneyimlemek için bir geyik avlar ve başarılı olamaz. Geyiği kurtlar ve böcekler kaplar. Bunu hayatının en kötü deneyimi ilan eder ve pişmanlık duyar. (1:26:10dk)

Burada film kahramanının pişmanlıklarından dolayı kendisini sorguladığı ve varoluşsal kaygı yaşadığını; hayatta var olma çabalarını görmekteyiz. 

Soyutlanma ve Sevme

Yaloom(1980), soyutlanmayı tartışırken üç tip soyutlanmadan söz eder. Bunlar; kişilerarası, içsel ve varoluşsaldır. Kişilerarası soyutlanma coğrafi, psikolojik ya da sosyal açıdan uzaklığı kasteder.İçsel soyutlanma kişinin kendi isteklerinin farkına varmamak için savunma mekanizmasını ya da diğer metotları kullanarak kişinin kendini ayrı tuttuğunda gerçekleşir. Ne yapması gerektiğine odaklanan kişi kararına güvenmeyebilir, becerilerinin ve içsel kaynaklarının farkında olmayabilir.  Varoluşçu soyutlanma dünyadan ayrı olmaya göndermede bulunur, derin bir tür yalnızlık ve soyutlanma mevcuttur. 

Filmde soyutlanma ile ilgili sahneler:

  • Filmin kahramanı Chris, ailesinden uzaklaşarak başladığı yolculukta öncelikle kişilerarası soyutlanmaya düşmüştür. (4:58 dk)
  • Filmin son sahnesinde ölümle yüz yüze geldiğinde ise varoluşsal soyutlanma yaşamıştır. 
  • Ancak Chris filmin başından sonuna kadar içsel soyutlanma yaşamamıştır. İsteklerinin farkında ve ne yapması gerektiğinin bilincinde hareket ettiği görülüyor. Hedefi Alaska’ya gitmekti.

Zaman ve Var Olma

Varoluşçular gelecek, geçmiş ve şimdiye odaklanmışlardır. Gelecek, uzak bir gelecekten daha yakındır. Geçmişten veya şimdiden kaçmaya izin vermez. Birey her daim kendini gerçekleştirme ve yakın geleceğe hareket etme sürecindedir. 

Filmde zaman ve var olma ile ilgili sahneler; 

  • Chris’in elma ile konuşması, “şimdiye kadar yediğim elmalardan yüz bin kat iyisin” demesi. Şimdi ve burada olduğunun anın farkında olduğunun bir göstergesidir. (39:04 dk)
  • “güçlü ol! Her yere gidebilirsin herşeyi yapabilirsin, para ve güç sadece illüzyondur. Sen burada olabilirsin.” diyerek şimdi ve buradaya odaklanıyor. Ayrıca söylemleriyle zamanda var olma olgusuna örnek gösterilebilir. 

Yaşama Ve Ölme

Yaşamla ilgili kesin olan şey sona ereceğidir. İnsan nasıl yaşayacağı ya da ne kadar yaşayacağını bilmez, fakat ölümün farkında olmak kaçınılmazdır. Ölümün farkında olmak, bireylerde korku yaratabilmesine rağmen, yaratıcı bir yaşamın gelişimine ön ayak da olabilir.  Ölüm kaygısı yaşam doyumuyla ters orantılıdır. Bir birey özgün biçimde yaşadığında onun ölüm kaygısı ve korkusu azalır. 

Filmde yaşama ve ölme ile ilgili sahneler:

  • Filmin kahramanı “insan ruhunun özü yeni deneyimlerden oluşur.” (2:01:04 dk) demesiyle yaşama kavramına ancak filmin son sahnesinde ölümle yüz yüze gelmesi ölüm kaygısı yaşaması ve bugüne kadar ölümü hiç düşünmemesi sadece yapacaklarına odaklanması ilk kez öleceğini anlaması ölüm kavramına vurgu yapıldığını gösteriyor. 

Sonuç ve Öneriler

Film genel olarak değerlendirildiğinde, filmde kahramanlaştırma kullanılmıştır. Kahraman Christopher’dır. Filmin başından sonuna kadar anlam arayışı ve varoluşsal sorgulamalar hakim olup Chris’in özgür olma isteği ve kimlik arayışında kendi yapmış olduğu bir ev ya da sıradan bir mağara yerine eski terkedilmiş bir otobüste yaşaması ve bu otobüste canını teslim etmesi de kahramanın çelişkisi arasındadır. Filmin gençlik ergenlik bölümünde yalnızlığın etkilerini görmeye başlamaktayız. Elma ile konuştuğu sahnede de iletişim ihtiyacını görüyoruz. Filmin sonlarına doğru otobüsü terkedip evine dönmek istese bile geri dönüşü olmayan kararlar aldığının farkındadır.  Filmin kahramanı olay örgüleri içerisinde varoluşsal engellemeler yaşamamaktadır. Her zaman anı yaşamak isteyen tavırları olduğunu görüyoruz. Chris’in ailesinin «kitle nevrozu» yaşadığını sahneler içerisinde görüyoruz. Ayrıca filmin sonlarına doğru kitle nevrozunun etkisinin azalıp yerini kaygıya bırakıtığını görmekteyiz. 

× WhatsApp